Yannis Vasilis Yaylalı I Yunanistan
Johns Hopkins Üniversitesi’nin düzenli olarak açıkladığı vaka verilerilerine bakıldığında[²] dünya da Covid-19 virüsünün ilk görüldüğü tarihten 11 Nisan 2020 tarihine kadar vaka sayısı 1.883.128 iken, yaşamlarını yitirenlerin sayısı ise 117. 569 olarak gözüküyor. Covid-19 virüsü ilk olarak Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıksada Johns Hopkins Universitetinin aynı veri kaynağına baktığımızda en çok Covid-19 vakası 559.794 kişiyle ABD’de görüldügü gözüküyor. Yine bu ülkede Covid-19 virüsü yüzünden 22.808 kişi yaşamını yitirdi. Yoğun vaka sayısı acısından Amerika’yı sırasıyla Ispanya, Italya,Fransa,Almanya ,Büyük Britanya, Çin, Iran, Türkiye izliyor.
Başta da ifâde ettiğim gibi Yunan halkı cok uzun süredir ekonomik kriz ile baş etmeye çalışıyor. Hatta başka ek nedenler olsa da Syrıza hükümetinin seçimde yenilmesinin nedeni de kriz dönemi hükümeti olması ve kriz dönemi politikalarını, IMF yaptırımlarımı uygulamasında yatar. Bu süreçte tüm bedeli Syrıza hükümeti yaşasa da halk bunu böyle okumayıp krizin faturasını onlara çıkarmıştı. Eski hükümetin uyguladığı politikaların bedeli ağır olsa da Yunanistan bu politikalar sayesinde tam krizden çıkmaya başlamışken bu Covid-19 virüsü yüzünden yaşanacak kriz ile halk yine geçmişe dönüleceği korkusunu yaşamaya başladı.
İnsan korkuları sadece dışarı çıkıp market alışverişi yapmakla sınırlı değil, çalışmadıklarında eve kapandıklarında , markete gideceklerinde alışverişi yapacak parayı nereden bulacaklar, çalışanların ve işsiz kalanların en büyük korkularından biri budur. Toplumda bir yanda bu korkular, endişeler yaşanırken, #covid19 virüsüne karşı de en büyük silah ise olabildiğince izolasyon ortamını sağlayabilmektedir .Yunan hükümeti tam böylesi dönemde Türkiye’nin de kendilerinden sonra başlattığı #evdekal kampanyasina benzeyen #μένουμεσπίτι (evde oturuyoruz kampanyasını başlattı.Yunanistan #covid19 virüsüne karşı tedbirler kapsamında başlattığı evde oturuyorum kampanyasını elbette fark yaratacak tedbir paketleriyle birlikte başlattı.Halkın haklı korkularinin önüne geçmek ve kaygılarını gidermek için kapatılan işyerleri ve çalışanlarının uğradığı zararların karşılanması için ilk paketi açıkladı. Ilk tedbir paketi için 10 milyar euro düzeyinde bir bütçe hazırlandı. Yine tedbirler kapsamında Yunanistan’ın , AB’nin covid-19 virüsüne karşı mücadele kapsamında AB üye ülkelerine dağıtılması beklenen 1 trilyon 500 milyar euro mali yardımı ile birlikte , bütçe fazlası olan 37 milyar euro’yu da bu amaçla kullanması bekleniyor
.
Covid-19 virüsü ile ilgili Belçika, Hollanda, Portekiz ve Yunanistan arasında kıyaslama yapıldı.
Kıyaslama * 26 Şubat ile 6 Nisan arasını kapsıyordu. Hazırlanan grafiğe göre, 17,1 milyon nüfuslu Hollanda’da aynı dönemde 17.851 vaka görülürken, 1.776 kişi virüsten hayatını kaybetti. Ikinci karşılaştırma ise 11,1 milyon nüfuslu Belçika’da 19.691 kişi virüse yakalanırken, 1.447 kişi yaşamını yitirdi. Üçüncü karşılaştırma ise 10,3 milyon nüfusa sahip Portekiz’de aynı süreçte 11.278 koronavirüs vakası görülürken, 295 kişi yaşamını yitirdi. Yunanistan’da ise aynı dönemde 1735 covid-19 vakası görülmüş ve 73 kişi hayatını kaybetmişti
BU KAMPANYANIN HANDIKAPLARI DA VARDI. BİRİNCİSİ MÜLTECİLER, İKINCİSİ İSE KİLİSELER VE YAKLASAN PASKALYA
Yunanistan’ da Mültecilere ilişkin yaşanan problemler sağcı Yeni Demokrasi (ND) partisinin iktidara gelmesiyle daha da yakıcı hale geldi.Yunanistan’da herkes ND’nin iktidara gelmesi durumuda mültecilerin bir çok hakkının askıya alınacağını ve koşulların iyice kötüye gideceğini konuşuyordu. Maalesef ND’nin iktidara yürümesi kadar gerçek oldu herşey ,ND hükümetinin mültecilere karsı bir çok konuda yönelim oldu bir çok hak gaspı yaşandı ama asıl patlama Koronavirüs meselesinden hemen önce yasandı. Hükümetin Midilli ,Sakız, Kos adalarına mülteciler için kapalı kamplar yapmak istemesi üzerine adalarda yaşayan mülteciler ile polis arasında çok büyük gerginlikler yaşanmıştı. Bu yüzden sadece adalarda değil tüm Yunanistan da çok büyük gösteriler gerçekleşmişti. Daha bu sorun bitmeden Rusya ve Suriye tarafından Türkiye’ye Idlip’te ağır sonuçları olan vir operasyon yapılınca, Türkiye bir çok nedeni içerisinde olan mülteci savaşının startını verdi. Avrupa’dan para sızdırmak, en önemlisi de Suriye’deki varlığının kabul edilmesi ve pozisyonunun desteklenmesi için Yunanistan Turkiye sınırına doğru mültecileri yönlendirmeye başladı. Bu durum Yunanistan’da ki milliyetçi damarı okşadı . Zaten ND hükümetinin bu konuda ki tutumu da belliydi ve göstericileri de özendirecek şeyler de yapraktan geri durmadı, hatta geçiçi olarak mülteci kabulünü bile durdurdu. Bu tür şeyler milliyetçi ve faşistleri harekete geçirdi. Ülkemizi işgal ettirmeyecegiz sloganlarıyla ülkenin dört yanında milliyetçi reflekseler gelişmeye başladi. Hattâ Avrupa’da ki faşistler dahi mültecilerin yogun yaşadığı yerlere akin etmeye başladı, hatta adalar da mülteci kamplarında gönüllü çalışanlara saldırdılar.
Tam böylesi sürecin orta yerinde Çin’den başlayan Koronavirüs Yunanistan da da patlak verdi. Yunanistan’da mülteci kamplarının büyük çoğunluğu Ege denizinde bulunan adalarda, Nisan ayına kadar mülteci kamplarında herhangi bir virüs vakasına rastlanmadı.Nisan ayının hemen başında Yunanistan’ın başkenti Atina’nın kuzeyinde bulunan ve toplam 4 bin 800 kişinin yaşadığı Malakasa ve Ristona sığınmacı kamplarında covid-19 virüsü tespit edildi.Bu iki Kampta ki vaka sayısı 28’e çıktı. Bu gelişmenin hemen ardından her iki kamp karantinaya alındı. Bunun üzerine Göçmenlerden Sorumlu Bakan Notis Mitarakis, parlamentoda yaptığı açıklamada, “Virüsün yayılmasını önlemek için tüm gerekli önlemleri alıyoruz” dedi. Adalar da ki en büyük problemlerden biri de Türkiye’den deniz yoluyla kaçak şekilde mültecilerin gelmeye devam etmesi,Yunanistan hukümeti ve kamuoyu en çok bundan çekiniyor . Sokağa çıkma yasağı ilr birlikte doğal şekilde izole olan adalar kampların tüm kötü koşullarına rağmen öyle büyük vakalar yaşamadı. Virüs açısından en çok korkulan kamlardan biri Midilli adasında bulunan Moria kampıydı, 25 bin mülteci bir arada yaşıyor.Neyseki korkulan olmadı, adada sadece bir vaka ortaya çıktı. Umarim bu şekilde de devam eder. Moria da bulunan kampın mutlaka fiziki yapısı küçültmeli ve adada yaşayan mülteciler Yunanistan’a dağıtmalı. Elbette genel önlemlerin de etkisi var ama şans faktörü daha fazlaydı. Mültecilerin adalarda bulunması doğal izolasyon alani yarattı. Daha sonra tedbirler kapsamında yasaklar gelince adalara gidip gelmeler durdu. Fakat adalar da bulunan ve kötü koşullara sahip mülteci kamplarına virüs bir ulaşaydı, çok büyük bir insanlık dramı yaşanırdı. Koronavirüs’e karşı mülteciler yalnız bırakıldı dersek hiç de yalan olmaz ve bunda da hükümetin büyük payı olduğunu yukarıda da biraz anlatmaya çalıştım. Bu bahaneyle yetkililere bir kere daha sesleniyorum, sizler mülteci bir halkın torunlarısınız, evinize sığınmak zorunda kalmış mültecilerin durumunu iyileştirmek için bir an önce harekete geçin. Bugün bu kamplarda büyük bir insanlık faciası yaşanmamışsa bu sizin aldığınız tedbirlerden değil, biraz şans, biraz da adaların doğal izolasyon bölgeleri olmasından dolayıdır. Ritsona kampında görülen vakalar Moria kampında görülse inanın bu facianın altından kalkamazdınız
Çünkü Koronavirüs ile mücadelenin başladığı ama daha yasağın gelmediği bir dönemde Selanik’te bir kilisede yapılan ayinde aynı kaşıktan içilen şarap görüntüleri basina yansımıştı. Yasaklardan sinra da böyle görüntüler çıkmaya devam etti ,örnegin mart ayının sonunda İlioupoli’de bir kilise papazi coronavirüs’ten dolayı alınan tedbirlere karşı adeta itaatsizlik eylemi gerceklestirdi.Ayinler yasak olsa da bir gurup kilise cemaati ile ayin yapıldı.Polis bunun üzerine kiliseye gelince polis içeriye giremesin diye kilisenin kapıları kilitlendi.
YUNAN ORTODOKS KİLİSESİ VİRÜS KUTSAL KOMÜNYON YOLUYLA BULAŞMAZ DEDİ.
Yunanistan Ortodoks Kilisesi, koronavirüs salgınına ilişkin resmi bir açıklama yayımladı. Açıklamada,”Ortak bardakla ekmek şarap ayini ve komünyona katılan kilisenin üyeleri için hastalığın bulaşması söz konusu değildir. Her yaştan inananlar bilir ki, Kutsal Komünyon, hastalığın olduğu durumda dahi yaşayan tanrıya kendini teslim etmenin tasdik edilmesi ve sevginin açıkça ilanıdır” denildi..Patras Piskoposu Hrisostomos da ,”Kutsal komünyona inanan herkes bilir ki, hayatta korkulacak bir şey yoktur, bu bir kader meselesidir. Yüzyıllar boyunca Kutsal Komünyon yoluyla bir hastalık bulaştığı görülmemiştir” dedi.
5)https://ahval.me/tr/yunanistan/yunanistanda-halk-yasaklardan-memnun-ekonomiden-endiseli