Öztürk Türkdoğan: ‘Türkiye polis devletine döndü, ajanlaştırma faaliyetleri çoğaldı’
Türkiye’de son yıllarda muhaliflere yönelik sivil kaçırmalar, tehditler, ajanlaştırma faaliyetlerinde giderek artıyor. İHD’nin hazırladığı rapora göre, yılın 10 ayında 160 kişi ajanlaştırma dayatmasına maruz kaldı ve kaçırıldı.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkdoğan, “Bu konuda özel rapor hazırlama ihtiyacı son üç yıldır kendini gösterdi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşananların benzerini yeniden yaşamaya başladık. İnsanlar son üç yıldır işkenceye uğruyor, kaçırılıyor” dedi.
Yankılar’ın konuğu olan Türkdoğan, Türkiye’de her alanda hak ihlallerinin arttığına dikkat çekti.
Türkdoğan bu yılın ilk 10 ayında 160 kişiye yönelik ajanlaştırma dayatmasında bulunulduğunu hatırlattı ve devam etti:
“Bunlar bizim tespit edebildiklerimiz. Derneğimize başvuru yapanlar ve basına yansıyan insanların toplamı. Emin olun her zaman bizim raporlarda belirttiğimiz ihlal sayılarını birkaç kat olarak düşüneceksiniz. Sayının oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim. Bu bilinen klasik işkence yöntemleri…
Çok ilginç bu artık Türkiye genelinde yaşanıyor. Bu yöntem Türkiye’nin neredeyse tamamına yayılmış durumda. bu da durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Çünkü, İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Van, Malatya her yerinden ihlal başvuruları geliyor. Yöntem demek ki her yerde uygulanıyor. Daha çok HDP gençliği, sosyalist gençlik, Kürt ve sosyalist gazeteciler ile üniversite gençliğine yönelik ajanlaştırma uygulamaları…
Türkiye’de Kürt sorununda barışçıl çözüm üretemeyince, yeniden çatışma ve savaş siyaseti devreye girdikten oknar bu yönlü ihlaller artmaya başladı. Hele darbe teşebbüsten sonra OHAL’in ilanıyla birlikte çok ciddi vakalarla karşılaştık. Çünkü artık sokakta karşılaştığınız polis size ‘ben devletim’ diyor. Bir kamu görevlisi kendisini size devlet olarak tanıtıyorsa, demek ki o devleti yönetenler yetkilerini en alttaki polisi devretmiş durumda… Bir ülkede polis ‘ben devletim’ dediği anda siz artık orada hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğunu ileri süremezsiniz. Güvenlik politikası devreye girmiştir, o polis kendisini devlet olarak görüyorsa, demek ki kendisini yasama,. yürütme, yargı olarak görüyordur. Devleti yönetenler bu basit gerçekliği kavraması gerekiyor. Sistem bir cümlede kendisini ele veriyor. Şu anda tipik bir polis devleti. Polisin hesap vermediği yargının önüne çıkmadığı, yurttaşın kendisini güvencesiz hissettiği, hukuk güvenin olmadığı bir ülkede siz hukuk devletinden değil, polis devletinden bahsedersiniz.”
Türkiye’de hiç kimsenin kendisini güvende olmadığını söyleyen Türkdoğan “Türkiye’de hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü hukuk güvencesi yok” ifadelerini kullandı.
İHD, “Baskı ve Tehdit Yöntemleri ile Ajanlaştırma Dayatması ve Kaçırmalara Dair Özel Rapor” kamuoyuna paylaştı.
İHD’nin 5 Kasım’da kamuoyuna duyurduğu raporda ise şu bilgilere yer verildi:
* 2020 yılının sadece ilk 10 aylık sürecinde İHD Genel Merkezi’ne 6, İHD İstanbul Şubesi’ne 11, İHD Diyarbakır Şubesi’ne 5, İzmir Şubesi’ne 14, İHD Ankara Şubesi’ne 5, İHD Mersin Şubesi’ne 1, İHD Van Şubesi’ne ise 3 kişi, başvuru yapmıştır. İHD Genel Merkezi Dokümantasyon Birimi ise 10 kişinin kaçırılarak ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, bu kişilerin resmi işlem yapılmadan serbest bırakıldığını belirlemiştir. 72 kişinin ise çeşitli yerlerde (gözaltında ve gözaltı yerleri dışında) ajanlık teklifine ve tehdidine maruz kaldığını, 4 kişinin de hapishanede iken savcı ya da diğer güvenlik görevlilerince ajanlık teklifine maruz kaldığını, 29 kişinin ise sosyal medya üzerinden tehdit edildiklerini tespit etmiştir. (Toplam 160 kişi).
* 2019 yılı raporumuzda yer verdiğimiz zorla kaçırılarak 7 ay alıkonulan Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz hakkında etkili bir soruşturma yapılmamıştı. 2020 yılında ise bu kişilerden Gökhan Türkmen ve Yasin Ugan ilk kez kaçırıldıklarını ve işkenceye maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir.
* Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz’ın bulunmalarından bir ay önce 6 Ağustos 2019 tarihinde zorla kaybedildiği ileri sürülen Yusuf Bilge Tunç ile ilgili bir yılı aşan süreye rağmen halen bir haber veya bilgi yoktur.”
Raporun devamında şu sonuç ve önerilerde bulunuldu:
“* Cumhuriyet savcıları, TCK’da tanımlı tehdit, hakaret, işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma gibi birden fazla suç teşkil eden kaçırma ve ajanlaştırma faaliyetlerine sessiz kalmamalı, şikâyetleri etkili bir biçimde soruşturmalı ve failler tespit edilerek devlet korumasından çıkarılarak yargılanmalıdır. Bu konuda Adalet Bakanlığı ve HSK üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
* TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, kolluğun denetlenmesine yönelik olarak bir alt komisyon kurmalı ve başvuruları değerlendirmelidir.
* Kolluk Gözetim Komisyonu, bu raporda belirttiğimiz ihlallerle ilgili etkili faaliyetler yürütülmelidir.
* TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu kanundan kaynaklanan yetki ve sorumluluğu gereği alt komisyon kurarak istihbarat örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri konusunda araştırma yapmalı, bu raporda belirtilen yasa dışı faaliyetleri önleyecek etkili tedbirler almalıdır.
* Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin bu konuda Türkiye ziyareti yapması talep edilecektir. Ayrıca, BM’nin yetkili organlarına da başvuru yapılacaktır.”