Barış İçin Aktivite
Barış I Eirini I Peace I Aşiti

GEZİ SÜRECİ NASIL Kİ SADECE İKİ AĞAÇ MESELESİ DEĞİLSE BUGÜN YAŞADIKLARIMIZ DA SADECE IMAMOĞLU YA DA CHP MESELESİ DEĞİLDİR

Sarayın darbesini İmamoğlu ya da CHP'den ibaret görenler, Gezi'yi de iki ağaç meselesi olarak görüyordu. Bu darbe süreci ile Erdoğan diktatörlüğünü yeniden ikame etmeye çalışıyor. Bu saldırıları kişiselleştirme, kişisel hesaplaşma alanı olarak görmek sadece Erdoğan ve ortaklarının elini güçlendirmekten başka işe yaramayacaktır.

0 17

Yannis Vasilis Yaylali

Batıda gelişen darbe sürecine tepkiler çok çeşitlilik gösteriyor, Kürtlerin bir kısmı bize saldırılar olurlen batı ya seyrediyor ya da o saldırıların parçası oluyordu diyor, Kemalist batının bir kesimi de Kürtler bu darbeye karşı bizi sattı, Newrozda eğleniyor diyor.Devrimcilerin de bir kısmı Kemalist, Topal Osman’ın torunuyum diyen İmamoğlu’na tepkileri var, mesafeli yaklaşarak eleştiri geliştiriyor. Sarayın darbesini İmamoğlu ya da CHP’den ibaret görenler, Gezi’yi de iki ağaç meselesi olarak görüyordu. Bu darbe süreci ile Erdoğan diktatörlüğünü yeniden ikame etmeye çalışıyor. Bu saldırıları kişiselleştirme, kişisel hesaplaşma alanı olarak görmek sadece Erdoğan ve ortaklarının elini güçlendirmekten başka işe yaramayacaktır. Süreci doğru okuyamayan bazı Kürtler için de şunu belirtmem gerekir. Kürtler bu darbe sürecinin tam ortasındadır, batıda hükümet darbesi kent uzlaşına saldırı ile başlamadı mı ? Esenyurt belediyesi Kürtler ile batı koalisyonunun ortak belediyesidir, ilk hükümet darbesi
kayyum olarak orada gerçekleşti.Ayrıca hukümeti darbesiz yönetemez duruma getiren de Kürtlerin hem Bakur Kürdistanda hemde Rojava’da Türkiye’yi krize sokacak şekilde yenilgiye uğrattığını da unutmayalım, bugün hükümetin yaşadığı krizin nedeni Kürtlere karşı verdiği haksız,hukuksuz işgalci savaşta yattığını bilmemiz gerekiyor. Nasıl ki bu savaşın birçok yıkımını batı yaşıyorsa, batı da yaşanacak hukümet darbelerinin sonuçları da Kürdistanı o şekilde etkileyecektir.

Erdoğan ve ortakları Kürtlere karşı yürüttüğü savaşın sonucu olarak büyük bir yöneteme kırizi yaşamaktadır, artık onlar için tek kurtuluş yolu darbeler sürecini sürekli kılmak ve üzerinden iktidarlarının ömrünü uzatabileceği zamana kadar uzatmaktır. Az önce belirttiğim gibi bu da demokrasinin, hukukun, insan haklarının tamamen rafa kaldırılması, ekonominin yıkımı demektir. Erdoğan ve ortakları bu yüzden ülkenin işçilerini, emekçilerini , öğrencilerini, farklı inançlarını, halkları, kadinlarini, orta sınıfını, emeklilerini nefes alamaz duruma getirmiştlr. Bu yeni gelişen ayaklanma tüm bu saldirilara karşıdır, artik sabir taşmıştır, ‘İmamoğlu – CHP -Kent uzlașisi’na saldiri bardağı taşıran son damla olarak görmek gerekiyor. Yani Gezi süreci nasıl ki sadece iki ağaç meselesi değilse, bugün yaşadıklarımız da sadece İmamoğlu meselesi değildir. Bu durumu daha iyi anlamamız için darbe sürecine karşı İBB’ye yaptığı ziyarette Dem Partisi eşbaskanı Tülay Hatimoğulları’nın şu belirlemeleri çok önemlidir. Hatimoğulları : “Seçilme hakkını sonuna kadar savunuyoruz.Bu süreci toplumsal barışa sabotaj olarak görüyoruz. Siyaseten baş edemediklerine kayyım siyasetiyle, gözaltılarla, tutuklamalar ve diploma iptali gibi yöntemlerle yönelmek asla kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Bu süreci, tam da toplumsal barışı konuştuğumuz bir dönemde, toplumsal barışa ve bu topraklarda demokrasinin tesis edilmesine yönelik bir sabotaj olarak görüyoruz. Asla kabul etmeyiz, etmeyeceğiz de. Bizler en önemli hakkımız olan seçme ve seçilme hakkını sonuna kadar savunuyoruz. Bir ülkede sandığı ortadan kaldırdığınızda, seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırdığınızda, demokrasi arasında geriye hiçbir şey kalmaz. O nedenle seçme ve seçilme hakkımızı dün olduğu gibi bugün de sonuna kadar savunacağız.” Ayrıca saldırının ve direnişin topyekun olması gerektiğine vurgu yapan CHP genel başkanı Özgür Özel’in şu belirlemesi de çok önemlidir. Özer : “Tehditleri hep birlikte gerçek dayanışmayla omuzluyoruz. Newroz kutlamalarını alıntılayıp ‘Ekrem İmamoğlu gözaltındayken DEM Partililer halay çekiyor’ gibi ifadelerin hiçbiri ne benim ne de herhangi bir CHP’linin itibar ettiği ifadelerdir. Newroz umuttur, birlikteliktir, kardeşliktir, barıştır. Newroz meydanlarından toplanmayı Saraçhanede toplanılmasından ayrı görmüyoruz ikisi de barışa, kardeşliğe, birlikte yaşama dair toplanmalardır. Bugünkü ziyareti son derece önemli görüyoruz.” Bu saldırıların nasıl topyekun olduğunu, direnişinde nasılsın topyekun olması gerektiğini çok söze gerek bırakmadan aslında sokaklar da bize gösteriyor.

Ülkenin neredeyse her sattında direnişler, gösteriler, tepkiler bir çığ gibi büyüyor. Asiında bu döneme Gezi ve Kobani süreçlerinin devamı olarak da görebiliriz. Lakin Gezi ve Kobani süreçlerinde düşülen hataya düşülürse, Hükümet bu süreci yine diktatörlüğünü pekiştirmek ve devlet terörünü en üst seviyeye çıkarmak için kullanacaktır. Öncelikle bir koordinasyon oluşmalı, devlet ve kolluk kuvvetlerinin provokasyonları iyi izlenip boşa çıkarılmalı, Gezi süreci gibi bu süreç yarım bırakılmamalı, ‘hükümet terörü’ döneminin sonu gelinceye, geri çekilinceye, tutuklamalar, soruşturmalar geri çekilinceye ve tek adam diktatörlüğünün geri çekilmesini sağlayacak reformlar ortaya çıkıncaya kadar uzun vadeli sokaklarda kalabilecek çalışmasının ortaya çıkarılması gerekiyor. CHP sokaklarda tutulmalı, geri çekilmesini önleyecek tedbirler alınmalı, çünkü CHP güvenilecek parti değildir ama onun sokakta kalması meşruiyet açısından ve saldırıların, provokasyonların önlenmesi açısından önemlidir. Kürtlerin bu konuda bir çok deneyimi var, Gezi sürecinden de batının belli birikimleri var, bu deneyimler ışığında devrimci, demokrat, yurtsever kesimlerin bir koordinasyonu ile bu süreç oluşturulubalirse, geri çekilme yaşanmazsa Saray hükümeti böylesi bir sürece girdiğine bin pişman olacak ve kendi tabutuna rövaşata yaptığını görecektir. Geçici olarak yenilmiş gibi yapıp, sözler verip, sizi rehavete düşürüp, güç toplayıp,kendini topladığı an bu süreci ezmek için hükümet terörünü sınırsız kullanacaktır. Gezi süreci ve Kürtlerin Kobani eylemlilik süreçleri dediklerimi doğrulamıştır. Bir kere tekrarlama ihtiyacı duyuyorum, yukarıda belirttiğim hatalara düşmemek gerekiyor, hükümeti geriletip, onun kendisini toplamasına asla fırsat vermemek, onun iradesinin tamamen kırıldığını görünceye kadar sokaklarda direniş asla terk edilmemeli. Savaş, yıkım, ölüm nasıl ki sadece Kürtleri etkilenemiş batıda da bugün ki yaşanan sorunlara neden olmuşsa, batıda hükümet darbesine karşı yürütülecek ortak mücade eğer istediğimiz şekilde sonuçlanırsa yalnız batıya değil Kürdistan’a olumlu etkileri okacaktır. Anlayacağınız savaşta da barışta da birbirinizden olumlu yada olumsuz etkikendiğimizi unutmadan hareket etmeliyiz.