Bugün Roboski Katliamının yıldönümü. Şırnak’ın Uludere ilçesinin Roboski köyünde 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişi TSK’ye ait savaş uçakları tarafından bombalandı. Aradan dokuz yıl geçti ancak katliamla ilgili tek bir kişi bile yargılanmadı. Dosya kapatıldı, mağdur ailelerin mücadelesi devam ederken, mağdur yakınlarından Ferhat Encü, katliamın Ankara’da planlandığına dikkat çekti ve “:Roboski katliamı Erdoğan talimatıyla AYM’de kapatıldı, sorumlusu da Şırnak Barosu…” dedi.
Şırnak’ta 28 Aralık 2011’de bombalanan Roboskililerden çoğu çocuk 34 kişi yaşamını yitirmesinin üzerinden dokuz yıl geçti. Her birinin katırlarla taşıdığı iki bidon mazot, birer kilo çay ve şekerin karşılığında tonlarca bomba yağdırıldı. Daha sonra da askeri ve sivil mahkemelerde açılan davalar bir bir kapatıldı. İç hukuk yollarının bitmesinin ardından gidilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de, 17 Mayıs 2018’de avukatların eksik belgeleri iki gün geç teslim ettiği için davayı reddetti.
Katliamın yaşandığı dönemde yapılan Kaymakam Naif Yavuz protestosundan dolayı 34 kişi hakkında “örgüt propagandası, askeri yetkililere hakaret, kasten adam öldürmeye teşebbüsten” açılan dava sürüyor. Hali hazırda 16 aile de Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’nde Roboski anmasına katılmaktan yargılanıyor. Yargılananlardan biri de HDP’li eski Milletvekili Ferhat Encü.
Yankılar’ın konuğu olan Encü ile Roboski katliamını, açılan ve kapanan davayı, katliam dosyasının neden kapandığı, kimlerin sorumlu tuttuklarını konuştuk.
“Roboski katliamından 20 gün öncesine kadar bölgeden birçok defa karşı tara gidip mazot sigar vb… şeyler getiriliyordu. Ben bin defa o tarafa geçen bir insan olarak konuşuyorum. 2003’ten sonra çok yoğun bir şekilde gidip gelmeler olur. Bazen günde bin katıra yakın, 500 kişi diğer tarafa gidip geliyordu. Askerlerde de bu geçişlerden haberdardı.
Roboski katliamı için bir plan yapılmıştı ve bu plan doğrultusunda oradaki askerliğin güvenlik daha güvenli yerlere intikal ettirilmişlerdi. Roboski, o gece o gün içerisinde planlanmış bir katliam değildi, önceden planlanmış bir katliamdı. Merkezde yapılan bir plan olduğunu gördük. Ankara’nın bizzat merkezinde, üst düzey yapılmış bir katliamdı.
Katliamda kardeşim, dayı ve amcaoğullarım olmak üzere 11 yakınım kaybettim. Diğer yaşamını yitirenlerin hepsini de tanıyordum.
Katliamdan bir hafta sonra mağdur aileler, Uludere savcılığına gidip bu katliamı gerçekleştirenler hakkında suç duyurusunda bulunduk. Savcı, mağdur ailelerinin taleplerini dinleyeceğine tüm aileler sorguladı. İlk günden bu yargı anlayışıyla karşılaştığımızda şunu net anladık. O dönemin başbakanın Erdoğan’ın televizyonlardan Genelkurmay’a teşekkür etmesi sonrasında yaşanan gelişmelerle suçlarını örtmek istediklerini gördük.
Bir buçuk yıl sonra dosyada görevsizlik kararı verildi ve dosya askeri savcılara gönderildi. Askeri savcılar da ‘kaçınılmaz hata’ diye takipsizliğe karar verdi. İtirazımız reddedildi. Biz de bireysel başvuru hakkımızı kullanarak sembolik olarak 1001 avukatla Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Mahkeme, ilkin usulden herhangi bir eksik görmeden doğrudan esastan dosyayı incelemeye başladı.
Ancak sonrasında bir el oraya uzandı ve dosya esastan çıkıp usulden görülmeye başlandı. Dosya usulden reddelerdi. Biz 40 dosyayla başvurduk, 11 dosyada sorun olduğu belirtilmişti. 11 dosyada eksik vardı ama 29 dosyada eksiklik yoktu. Ama o da reddedildi. Bu siyasi bir karardı.
AİHM iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle reddedildi. AİHM usulden dosyayı reddetmişti.
Biz olaydan bir hafta sonra Şırnak Barosu geldi, bizimle görüştü biz de vekalet verdi. Bu dosyanın kapatılmasının birinci sorumlusu Şırnak Barosu’dur.
Bu süreç işlesin tüm hukukçular destek versin ama nihayet Şırnak Barosu birinci sorumludur, vekaletimiz onların elindeydi.
AYM’ye başvuru sırasında dosya adresi iletişim adresi Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi’nin adresi verildi. O dönemin AYM başkanı Haşim Kılıç, Nuşirevan Elçi’yi bizzat arayarak dosyada kimi eksiklikler olduğunu kendisine iletti. Bu ifadeler Elçi’nin ifadesi ve anlatımıdır. Kendisi de bunun üzerine aileler bilgi verdi, 11 dosyada eksikliğin giderilmesini istedi. Biz de tüm eksiklikleri bir hafta içinde Şırnak Barosu’na teslim ettik. Ancak bu eksik olan evraklar AYM’ye iki gün geç verildi. Bunun üzerine Haşim Kılıç Şırnak Barosu Başkanı Elçi’yi arıyor, ‘İki gün geç göndermişsiniz, bir doktor raporu alın’ diyor. O da gidiyor basit bir doktor raporu alıyor ama 45 gün sonra AYM’ye bunu teslim ediyor. Ciddi bir sorumsuzluk ortada. Bu kadar topluma mal olmuş, 34 insanın katledildiği devletin suç üstü yakalandığı bir dosyada böyle bir sorumsuzluğa girmek, ‘hukuki bilgi eksikliği, gözden kaçtı’ diye asla nitelendirmeyiz. Burada kasti bir durum vardır.
Şu an bu konuda elimizde bilgiler yoktur ama ileride ortaya çıkacaktır. Hangi pazarlıklar sonucunda bu durum oluştu, diye soru işaretlerimiz var. Kesinlikle kasti bir durum vardır. Yoksa bu kadar sorumsuzluk böyle bir dosyada olabilir mi? Ben ‘tarihi yanlış yazdım, yok uyarıldım’ deyip basit aile hekimliğinden bir rapor alıp, çok ciddiyetsiz 45 gün sonra gönderilmenin gerekçesi olabilir mi?…
Roboski dosyasının kabul edilmez kararı siyasi bir karardır. Bu dosyada bu eksiklikler giderilse dahi belki farklı bahaneler ve gerekçelerle reddedilebilirdi.”
“AYM’ye bir el uzandı ve dosya usulen ve basit gerekçelerle reddedildi” dediniz. Bununla neyi kasettiniz?”
Üç kelemiyle anlatayım. Recep Tayyip Erdoğan. Bu el onun eliydi. Yargıyı siyasileştiren AKP’dir. Bu katliamı gerçekleştiren siyasi sorumlusu olanların işiydi. Bu katliam kararı Milli Güvenlik Kurul’unda alınmıştır. Katılımcıları kimdir, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanlarıdır. Orada planlanmış katliamdır. Bu katliam eğer AYM’den ihlal kararı çıksaydı, dosya açılsaydı, mahkemelerde dosya tartışılsaydı, failleri kim olduğu isim isim ortaya çıkardı. Dolasıyla Roboski, failleri ve sorumluları net olan bir katliam dosyadır.
Erdoğan Anayasa Mahkemesi’ne müdahale etti, dosyanın tamamen kapatılmasını mı istedi?
Kesinlikle. Bakın Haşim Kılıç, dosyayı hemen ele almak istiyordu. Emekliğe ayrılmadan dosyayı sonuçlandırmak istiyordu. Fakat bu eksikliklerden dolayı bir türlü sonuçlandıramadı. Haşim Kılıç emekli olduktan sonra dosya üzerinde bir karar veriliyor.”
Roboski aileleri ne talep ediyor?
Kısaca iki talebimiz var. Birincisi adaletin gerçekleşmesidir. Yani sorumluların bir an önce yargı önene çıkarılıp, en ağır şekilde cezalandırılmasıdır. İkincisi meselenin kaynağını teşkil eden Kürt meselesinin demokratik zeminde çözülmesidir. Yani barıştır
Kaynak : Ahval