Doktorlar konuşuyor: Ya limon satacağız ya ülkeyi terk edeceğiz

150’ye yakın doktor ve 350 civarında sağlıkçının ihraç edildiği Diyarbakır’da, ihraç edilen doktorlar ve ‘Güvenlik gerekçesiyle’ atanamayan doktor adayları ile görüştük.

150’ye yakın doktor ve 350 civarında sağlıkçının ihraç edildiği Diyarbakır’da, ihraç edilen doktorlar ve ‘Güvenlik gerekçesiyle’ atanamayan doktor adayları ile görüştük.

Yasa tasarısı olarak sunulan 5. Madde’nin sağlıkçılar için ne ifade ettiğini anlatan ihraç edilen doktorlar “Resmen ölmemiz isteniyor” diyorlar.

Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesinde iki yıl önce ihraç edilen 25 yıllık cerrah Kemal Karadaş, 5. Madde’nin tamamıyla keyfi, hiçbir yasal, hukuki değeri olmayan siyasi bir yasa olduğunu ifade ediyor ve tepkisini şu sözlerle dile getiriyor:

“Birilerinin keyfiyetine göre hekimlik mesleğini ayaklar altına alan bir yasadır. Bunun hiçbir insani ve mantığı yoktur. Biz ihraçlar bugüne kadar özel hastanelerde çalışabiliyorduk. Yeni çıkacak olan yasa ise ihraçlar SGK ile anlaşmalı kurumlarda çalışamaz deniyor. SGK ile anlaşmalı muayenede açamayacağız. Bu yetmiyormuş gibi sen bu mesleğini özelde de yapamazsın, yurt dışına da gidemezsin, aslında resmen öleceksin diyorlar.”

Dr. Karadaş, ihraç edilen doktor arkadaşlarının topluca Edirne’de sınır kapısına yürüyüp vatandaşlıktan çıkmak istediklerini ancak buna da izin verilmediğini anlatarak sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu yeni yasayla mesleğini yapmadığın gibi, yeni mezun genç hekimler güvenlik soruşturmasından geçemezse hekimlik de yapamayacaklar. Şimdiye kadar biz Kürtler kolay kolay profesör, savcı, hakim, subay, vali, kaymakam olamıyorduk. Bundan sonra deniyor ki siz doktor da olamayacaksınız. Güvenlik soruşturması ne demek? Diyarbakır’da güvenlik soruşturması temiz olan kaç aile vardır? 40 bin insan hayatını kaybetmiş. Ya amcası, ya dayısı, ya abisi yaşanılanlardan etkilenmiştir. Ya gözaltına alınmıştır, ya yargılanmıştır, ya da hayatını kaybetmiştir. Diyor ki ben Kürtleri memur yapmayacağım. Bu, resmen ötekileştirmektir. Güvenlik soruşturmasına takılanların yüzde kaçı Kürttür merak ediyorum. Bana göre yüzde 80’i Kürt.”

 

Karadaş, 5. Madde’nin yasalaşması halinde yapacaklarını ise şöyle anlatıyor:

“Ya limon satacağız, ya da gidip kendi köyümüzde çiftçilik yapacağız. İkinci bir yol ise yurt dışına çıkacağız. Kızım Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. O da bana baba ‘herkes boşuna çalışma, baban ihraç, seni savcı hakim yapmazlar’ diyor. Peki bu gençlerin geleceği ne olacak? Hitler döneminde akademisyenler ülkelerini terk edip üniversite açtılar. Bin 500 akademisyen ihraç edildi. Bizim de hocalarımız, profesörlerimiz yurtdışına kaçacaktır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Tek umudumuz demokratikleşmek ve eşit şartlarda yaşamak.  Başka şansımız yok.”

İki yıl önce ihraç edilen 28 yıllık Doktor Veysi Ülgen işyeri hekimliği yapıyor. 5. Madde’nin bir tuzak olduğunu söyleyen Ülgen, kendilerine ölümü gösterip sıtmaya razı edilmek istendiklerini belirtiyor.

 

Sağlıkta dönüşümün iflas ettiğini belirten Veysi Ülgen’in sistemle ilgili tespitleri şöyle:

“Hastane malzeme alamıyor. Özel hastanelerde kuyruk başladı. Halkın sağlık hakkı elinden alınmış durumda. Yeni yasa ekonomik krizle birlikte tasarruf politikalarıyla ilgilidir. Ama sağlıktan tasarruf edilemez. Sağlıktan tasarruf ölüm getirir. 5. Madde yasalaşırsa benim herhangi bir özel hastanede çalışmam mümkün olmayacaktır. Yasanın diğer maddeleri de tehlikelidir. Mesele, toplumu yoksullaştırma ve kendine bağlamadır. Doktorları işsiz bırakarak tüm meslekleri zapturapt altına alabilirim mesajı veriliyor. Toplum açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. Bu aslında ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Bu toplumun meselesidir. Yasalaşırsa hekimlik mesleği darbe alacaktır. Hekimlik darbe alırsa toplumun sağlık hakkı engellenmiş olacaktır.”

Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir ise, kentte 150’ye yakın doktorun aralarında bulunduğu 350 civarında sağlık çalışanının ihraç edildiğini ifade ederek şunları anlatıyor:

“Son dönemde siyasi iktidar, torba yasayla toplumun hassas olduğu bir maddeyi öne çıkararak diğer maddeleri geçirmek istiyor. İktidarın ‘sağlığı çok farklı bir noktaya getirdim’ dediği, yani en çok övündüğü sağlık politikası bir fiyaskoyla sonuçlandı. Birçok hastaneyi ortadan kaldırıp eski düzene dönmek zorunda kaldılar. Dolayısıyla bu dönem sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte sağlıkta ticarileşme başladı. Hastaneler ticaret alanı, hastalar da bir müşteri olarak görüldü. Ve bunun karşılığında da arz talep oluşturuldu. Yaşanan sıkıntıların sorumluları bizler gibi gösterildik ve sağlıkta şiddet olayları artmaya başladı. Biz sağlıkta şiddet yasasının çıkması için mücadele verirken, karşımıza farklı bir şey çıktı. Sözde kamuoyuna sağlıkta şiddet olarak sunuldu. Baktığımızda 43 madde var ve hiçbirinde sağlıkta şiddeti önleyecek bir düzenleme yok. Tersine toplumsal sağlığı daha kötüleştirecek, meslek örgütlerini bitirecek, sağlığı ticarileştirecek ve birilerine peşkeş çekilecek bir içeriğe sahip. Güvenlik soruşturması nedeniyle altı yıl okul okuyup mesleğe başlama noktasına gelen bir mezun, hekim olamayacak. Bu sivil ölüm demektir. Hiçbir ülkede böyle yasa yoktur.

Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hekimlik değerlerimize, örgütümüze, halkın sağlık hakkına sahip çıkmak için mücadelemize devam edeceğiz. Hekimlik yaşatan bir meslektir. Temel felsefesi yaşatmak üzerine kurulmuştur. Sonuna kadar haklarımıza hekimliğimize sahip çıkacağız.”

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Rojin Yılmaz 22 yaşında. O da mezun olup ‘güvenlik’ soruşturmasına takılıp atanamayanlardan.

 

Rojin, güvenlik soruşturması adı altında neyin hedef alındığının çok bilinmediğini söyleyerek sözlerine başlıyor:

“Yazılı olarak herhangi bir gerekçe bildirmediler. Sözlü olarak aradık. Güvenlik soruşturması nedeniyle atamamın yapılmadığını bildirdiler. Benim herhangi bir yargılanmışlığım yok. Benim gibi birçok arkadaş var. Benimle birlikte mezun olan arkadaşlarımın hiçbirinin atanmadığını görüyorum. Hiçbir yargılanmam olmadı acaba Rojin isminden dolayı mı diye de düşünüyorum. Ben Türk Tabipleri Birliği’nin öğrenci kollarında da çalıştım bir süre. Orada çalışmış olmak bile güvenlik gerekçesi olarak gösterilebilir. Bize bildirilen yazılı ve sözlü bir gerekçe yok. Bu coğrafyada yaşayıp da geçmişi olmayan bir aile yoktur. Yargılanmışlığımız da olsa bu atanmama için bir engel değildir. Ama onların ölçütleriyle baktığımızda ortada bir şey yok.

Bu yasayla birlikte özelde ve kamu kurumunda da çalışma imkânımız kalmıyor.  Ben Tıp Fakültesi’ni boşuna okumadım. Bu hayallerle okumadım. Halka sağlık hizmeti vermek isterdim. Sistem bağımızı kesince alternatif yaratmaya çalışacağız. Onun ötesinde de bir doktor olarak toplumun sağlığına dair üzerimize düşen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Sağlık yaşamın içinde olan bir durumdur zaten. Direnmeye devam edeceğiz.”

Yüksel Tekin Avcı adlı hemşire de, iki yıl önce ihraç olanlardan. Şu anda bir özel sağlık meslek lisesinde öğretmenlik yapıyor.

O da; 5. Madde’nin “Size hiçbir şekilde yaşama şansı vermiyorum” mesajı verdiğini ifade ederek şöyle konuşuyor:

“Ben size kamuda yer vermiyorsam, özelde de yer vermem diyor. Açlığa sefalete mahkûm edip yıldırmak istiyor. Bundan sonra devamı da gelecek. Esnafa da sen benden değilsin diyerek, esnaflık yaptırmayacak. Kendisi gibi düşünmeyen kimseye yaşama şansı vermeyecek. Hukuki gerekçe olmadan ihraç olduk. Halen gerekçesini de bilmiyoruz. Hakkımda bugüne kadar hiçbir idari soruşturma yok. Hukuki bir sıkıntı yok. Açılan davada da beraat etmişim. Haksız yere yargılandığım içim tazminat aldığım davalarım oldu. İhraç olan arkadaşlarımın yüzde 99’u neden ihraç edildiğini bilmiyor. Kamuya alımlarda KPSS’yi kazansanız bile güvenlik soruşturmasından geçemiyorsunuz. Tebliğ edilen bir şey de yok.”

Doktorların çalışma hakkını engelleyen ve tepkilere neden olan 5. Madde’nin içeriği şöyle:

“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan tabipler ve diş tabiplerinin meslek icralarına ilişkin kurallar getirilmektedir. Bunların sadece sosyal güvenlik kuruluşu ile sözleşmesi bulunmayan sağlık kuruluşlarında veya muayenehanede çalışabileceği ve düzenledikleri raporların yargı kararlarına ve idari işlemlere esas alınamayacağı öngörülmektedir. Ayrıca Devlet hizmeti yükümlüsü olanların, birinci grup ilçe merkezleri için belirlenen Devlet hizmeti süresi kadar müddetle mesleklerini icra edemeyecekleri belirtilmektedir.”

Kaynak : Ahval / Haber Faruk Balıkçı

DoktorlarGüvenlik soruşturmasıKamuKHKÖzel
Comments (0)
Add Comment