Rusya Sovyetleri için ‘1917’ kutlamaları görüyorum kalbim kırılarak. Kimi ıçın kutlama olan şey diğerinin yas günü olabilir, tabi kimin nereden baktığı da önemli. Biz Pontoslu Rumlar 1917 ve sonrasında çıkan seye ve icraatlarına baktığınız da soykırım ve katliam ortaklığı görüşürüz. Bir çok uluslararasi güç biz soykırıma maruz kalırken sessiz kalarak bu suça ortak olurken Sovyet Rusyası sanki günümüzün tekrarı gibi(Türklerin gerçekleştirdiğı Kürt soykırıma ortaklık etmesi ) o gün soykırımcıları silahlandirarak katlimize, büyük soykirima direkt ortak oldu. Pontuslu Rum halkina soykırım devam ederken yazdigi mektupla SSCB komutanı Lebedev şöyle seslenir kanlı katil Topal Osman’a “Karadeniz Kıyısı Türk Kuvvetleri Başkomutanı Yoldaş Osman Ağa’ya; Saygıdeğer Yoldaşım! Hem Türk hem de Rus Bağımsız Cumhuriyetleri’nin çıkarlarının bekçiliğini yapan Türk misyonunun temsilcileriyle doğrudan temas kurarak, önemli ulusal sorunların çözümü için alınan kararlar doğrultusunda her türlü yardımı gösteriyorum… 28 Eylül 1920” (MavriThalassa)
Aşağı yukarı aynı tarihlerde Kafkas Cephesi, 6 numaralı Kayıt Noktası Tuapse Şefi Plehanov Zinin” bakın ne diyor “Sovyetler Birliği Kayıt Noktası No:6 Kafkas Cephesi kayıtlarına göre 23 Eylül 1920 yılı No:87 Kızıl Ordu Anadolu Kıyıları Giresun Şehri Komunist Parti Temsilcisine Partide dendiği gibi Merhaba sevgili yoldaş, Sizi komunistçe selamlıyor ve bildiriyorum. Gönderdiğiniz proletarya çocukları için sizlere minnettarız. Silahlar hakkındaki ricanız yerine getirilecek, çoğu zaten gönderiliyor ve sizin emrinizde olacak. Hüseyin Efendiyev ve Hüseyin Kalafaciyeva’nın selamları var. Onlar 25 Ağustos tarihinde silahları almak için Yekaterinodar’a geliyorlar. Ele geçirilen gemi malzemelerinin gönderilmesini bekliyorum.Türklerin durumu hakkında bilgi edinebilmemiz için benimle devamlı temas kurmanızı rica ediyorum. Sovyet Rusya hakkında bilgi verme sırası benimdir. Kırım gazeteniz varsa acilen bana gönderiniz. Adresim: Kafkas Cephesi, 6 numaralı Kayıt Noktası Tuapse Şefi Plehanov Zinin” (MavriThalassa)
Nasıl bir ‘bekçilik’ yaptıklarını ve gelen ‘silahlar’ ile neler yapıldığını herhalde söylemeye gerek yoktur . Mustafa Kemal da dahil olmak üzere bu yardım ve dayanışma mektuplarını çoğaltabiliriz , lakin daha fazla paylaşıma gerek görmüyorum çünkü sovyet kutlaması yapanlarin çoğu zeten Kemalizm ile kurulan ilişkiden hem haberdar hem de memnun ,o yüzden örnekler için bu iki mektup yeterlidir . Soykırımları yapanlar, ya da bunda ortaklığı olanlar hiç bir şeyin arkasına saklanarak sorumluluktan kurtulamaz . Bizim gözümüzde soykırımcı M.Kemal ve arkadaşları neyse 1917 odur , asla daha fazlası değil .
Sovyetler birliğinin bu durumdan , yani soykırım ortaklığından rahatsızlık duyacak hiç bir açıklamasını da yıkılıncaya kadar da duymadık, hatta Rusya sovyetin politikalarını resmi söylemi haline getiren ardıllarından da, diğer emperyal güçler gibi nazarımızda ki yerleri soykırımclar ile aynı masada gelir .Yani sözün kısası biz Pontos Rumları 1917 senesine baktığınız da soykırım ve katliam görüyoruz.Her şeye hastalık deyip duruyoruz ya ama asıl hastalık dogmatizmdir , bir şeye körü körüne bağlılıktır. Bir şeye körü körüne bağlandın mı , ne akıl bırakır sende ne de vicdan bırakır. 1917’yi tüm coskusuyla kutlayanlara olaylara dogmatik yaklaşmak yerine , o coskunun arkasına bir kerecik olsun soykırıma maruz kalmış halkların ya da inançların nazariyla bakmasını istiyorum.Belki o zaman geleceğin sovyetlerini kurtarma şansı buluruz, elimizdeki kanla yüzleşmeden kimseye gelecek yok unutmayın…