Demirtaş, 13 yılı köylerde olmak yaklaşık 20 yıllık öğretmen olduğunu ve bu süreçte asılsız karalama kampanyaları ile karşı karşıya kaldığını belirtti.
Demirtaş, pandemi koşullarıyla birlikte zorlaşan cezaevi görüşlerinin takviminde ortaya çıkan belirsizliğin ve bu belirsizliğin öğrencilerini mağdur etme riski taşımasının etkili olduğunu söyledi.
“Hayatımda aldığım en zor karar”
İstifasının eşi ve kızlarıyla birlikte alınmış bir “aile kararı” olduğunu ifade eden Başak Demirtaş şunları belirtti:
“Sizlerin vesilesiyle açıklamış olayım; ben yaklaşık 15 gün önce Eğitim Bakanlığı’ndan istifa ettim. Hayatımda aldığım en zor kararlardan biriydi. Çok üzülerek verdim bu kararı ama biraz da mecbur kaldım.
Biliyorsunuz Selahattin yaklaşık 4 yıldır tutuklu ve bizlerden 1700 km uzaklıkta, bir cezaevinde halen rehin olarak tutulmaya devam ediliyor. Ve siz bir öğretmenseniz ve bir kamusal alanda hizmet yürütüyorsanız bunun türlü türlü zorluklarıyla karşılaşabiliyorsunuz.”
“Ben mesela hafta içi bir gün Edirne’ye gitmek için yollarda oluyordum. Bazen işte kış saatleri, kış koşulları çok daha zor oluyordu. Hava muhalefeti ve uçak saatleri dolayısıyla da iki gün ve üç gün boyunca sürüyordu bu yolculuklarım.
Elbette bugüne kadar öğrencilerimi mağdur etmeden bu süreci yürütmeyi başarabildim. Ancak bir de bu salgın nedeniyle koşullar gittikçe zorlaştı.”
“Öğretmenliğim ömür boyu sürecek”
Pandemi ve cezaevi ziyaretlerinden dolayı öğrencilerine verimli olamayacağını belirten Demirtaş, şunları kaydetti:
“Bende de şöyle bir endişe oluştu; yani ben öğrencilerime bundan sonra, bu koşullarla birlikte yeterince verimli olabilecek miyim? Bu soruyu sordum kendime. Gönül rahatlığıyla evet diyemedim. O nedenle istifa etme kararı aldım.
Ama ben öğretmenlikle ilgili, öğretmenliğin, kamusal bir mesleğin, kanunlar ve yasaklarla sınırlanmış kalıplarına sığdırılamayacak kadar, çok büyük, yüce bir meslek olduğunu düşünüyorum.”