Şırnak’ın Uludere ilçesinde 1995’te askerlik yaptığı sırada Kele Mehmet Dağı’nda yaralandığı bir çatışmada PKK tarafından esir alınan ve 2 yıl 3 ay boyunca esir tutulan Samsun nüfusuna kayıtlı Yaylalı, 1997’de ilk resmi heyete teslim edilen esir asker olarak serbest bırakılıyor. Serbest bırakıldıktan sonra tekrar askere gitmek istemeyen Yaylalı, bir süre Diyarbakır’da askeri cezaevinde kalıyor. Daha sonra da elleri kelepçeli bir şekilde zorla askere götürülüyor. Ancak Kürt halkına dayatılan politikaları yakından gören ve kimi yerde kendisine de uygulatıcı gözüyle bakılan Yaylalı, zorunlu götürüldüğü birliğinde eline silah almayarak, tavrını ortaya koyuyor. Askerlikten sonra Samsun’a yerleşen Yaylalı, devletin buradaki tehdit ve baskılarından dolayı İstanbul’a yerleşmek zorunda kalıyor. Roboski katliamın yaşanmasının ardından sık sık köye giderek, katliamda yaşamını yitirenlerin ailelerinin acısını paylaşan Yaylalı, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir grup aktivistle birlikte Roboski’ye adalet talebiyle Roboski’den başlayan ve yaklaşık bin 300 kilometre devam ederek Ankara’ya ulaşan uzun bir yürüyüş gerçekleştiriyor. Her alanda militarizme karşı olduğunu dile getiren ve barış savunuculuğu yapan Yaylalı, 24 Aralık 2012’den bu yana barış aktivisti Meral Geylani ile birlikte Roboski’de yaşıyor. Roboskili ailelerin acısını kendi acıları gibi hissederek yaşayan aktivistler, en son IŞİD çetecilerinin Şengal’e dönük saldırılarına karşı topraklarından göç etmek zorunda kalan Êzidî yurttaşların yaşadığı trajediye ortak oluyor. Federal Kürdistan Bölgesi’nden Roboski sınırına gelen yaklaşık 20 bin Êzidî yurttaşın sınır hattındaki geçişlerinde yurttaşlara yardımcı olarak, yaralarını sarmaya çalıştılar.
‘İnsanlık görevi olarak koşa koşa geldik’
Kobanê’ye dönük IŞİD çetecilerinin saldırılarının başlamasıyla birlikte Kobanê halkının karşı karşıya kaldığı katliam tehdidine karşı sessiz kalmayan barış aktivisti Yaylalı ve Geylani, insani bir görev olarak saldırılara karşı direnişin devam ettiği Kobanê sınırına kendilerinin deyimiyle “Koşa koşa” geldiler.
‘Devletin gerçek yüzünü bildiğim için buradayım’
Yaylalı, Şengal ve Kobanê’de yaşanılanlara sessiz kalınamayacağını ifade ederek, devletin Şengal’den gelen yurttaşlara yaklaşımına tanıklık ettikten sonra burada yaşanabileceklerin de aynı olacağını ön gördüklerinden dolayı zaman kaybetmeksizin sınır hattına geldiklerini söylüyor. Kürt halkına yönelik devletin yaptıklarını kimi zaman gördüğünü, tanığı olduğunu kimi zaman da kendisinin bunların uygulatıcısı olarak görüldüğünü ifade eden Yaylalı, “Kürt halkına resmi politikayı çok iyi biliyorum. Devletin gerçek yüzünü bildiğimden dolayı çok acil elimizden geleni yapmak için Roboski’den buraya koşa koşa geldik” diyor.
‘Kobanê’de nelerin yaşanacağını Roboski ve Şengal’de gördük’
Sınır hattına geldikten sonra devletin saldırıları ve baskılarıyla bir kez daha karşılaştığına işaret eden Yaylalı, şöyle devam ediyor: “Kobanê’nin dört tarafı sarıldı. Bir tarafını IŞİD bir tarafını Türkiye sardı. Dördüncü tarafın kırılması gerekiyordu. Eğer kırılmazsa IŞİD ve IŞİD’i destekleyenlerin nasıl bir katliam yapacağını Roboski’de ve Şengal’de gördük. Kimi buldularsa çok acımaz bir şekilde katlettiler. Bu anlamıyla acilen Kobanê’ye nefes alanının açılması gerekiyordu. O da bu sınır hattıyla mümkün olacaktı. Ortadoğu’ya model olacak olan Kobanê’yi boğmak için uluslararası güçler ellerinden gelen herşeyi yapıyordu. Halk ise bu barbarlara karşı savunma halindeydi. Burada sınır hattında oluşturulan insanlık zinciri de Kobanê direnişinin bir parçasıdır.”
‘Devlet sınır hattını insansızlaştırmak istiyor’
Sınır hattındaki yurttaşlara yönelik asker ve polis saldırısının, IŞİD çetecilerinin Kobanê’ye dönük saldırılarıyla aynı olduğuna dikkat çeken Yaylalı, tüm saldırılara rağmen burada olacaklarını ve sınır hattındaki direnişi sürdüreceklerini söylüyor. Yaylalı, insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin sınır hattında daha kalıcı eylemler yapması gerektiğini ifade ederek, böylesi bir durumda sınır hattındaki saldırıların bu denli olmayacağına işaret ediyor. Yaylalı, devletin bu saldırılarla Kobanê’nin dördüncü cephesini insansızlaştırmayı almayı amaçladığının altını çiziyor. Kamuoyuna da çağrıda bulunan Yaylalı, insanlık düşmanı çetecilerin saldırılarıyla Kobanê’de yaşanabilecek bir katliamın önüne geçilmesi için herkesi sınır hattındaki direnişe katılmaya davet ediyor.
‘Kendime insanım diyen herkes sınıra akmalı’
Yaylalı ile birlikte direniş nöbetini sürdüren Meral Geylani de, bir insanlık görevi olarak sınır hattında bulunduklarını dile getirerek, Roboski’de yaşanılan katliamlar Kobanê’de gerçekleştirilmek istenen katliamın aynı olduğunu kaydediyor. Geylani, bütün uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunarak, farklılıkların bir arada olduğu Rojava devriminin tüm dünyaya model olduğunu ve dolayısıyla herkesin bu saldırılara karşı Kobanê direnişi etrafında bütünleşmesini istiyor.
(ekip/rp/avt)