DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım’da PKK Lideri Abdullah Öcalan için başlattığı açlık grevi devam ediyor. Cezaevlerinde de açlık grevlerinin yanı sıra 15 tutuklu ve hükümlünün başlattığı ölüm orucu ise 7. gününe girdi.
Öcalan’ın avukatları Asrın Hukuk Bürosu, bugün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada 2 Mayıs’ta İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile görüştüklerini duyurmuştu. Taksim Hİll Otel’de görüşmeye açıklama yaptı
Basın açıklamasından notlar:
4 avukat arkadaşımız başvurdu. 2 arkadaşımızın görüşmesi kabul edildi. Newroz Uysal ve Rezan Sarıca görüştü.
Newroz Uysal, Öcalan’ın metnini okudu.
“2 Mayıs tarihinde Abdullah Öcalan ile avukat görüşmemize dair. 2 avukat arkadaşımızın görüşme talebi gerçekleştirdi. Bu görüşmede Sayın Öcalan ve 3 müvekkilimizin imzası ile bir metin açıklayacağız. İmralı F Tipi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirdik. Görüşme başvurusuna sadece 2 avukata izin verilmiş. Görüşme belgeye izin verilmemiştir. 8 yıla yakın bir süre Öcalan ile görüşmemiz, hukuki güvenliğin sağlanması konusunda bizi kaygılandırmaktadır. Periyodik olarak görüşmenin devam edip etmeyeceğini bilmiyoruz. Tecrit koşullarına rağmen, yasal haklarının bir an önce tesisi için yetkilileri göreve davet ediyoruz. Sayın Öcalan’ın duyuru niteliğindeki belge şu şekildedir:
“Bu metin ne bir müzakere ne de mutabakat metnidir”
Bu metin ne bir müzakere ne de mutabakat metnidir. Duyuru metnidir. Demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır. Türkiye’nin hassasiyetlerine de hassas olunmalıdır. Sağlıklarını tehlikeye atılacak, ölümle sonuçlanacak noktaya taşımamaları gerekmelidir. İçinden geçtiğimiz süreçte derin bir toplumsal uzlaşıya ihtiyaç vardır; demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır. Sorunları akılla çözebiliriz. Cezaevleri içindeki ve dışındaki direnişlere saygı duymakla birlikte sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlanacak noktaya taşımamalarını önemle belirtiyorum”
Öcalan’ın açıklamasının tam metni şu şekilde:
“İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır.
Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz.
İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.
Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz.
Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesi’nde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır.
Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.
İmralı’daki duruşumuz nedeniyle merak eden, tavır koyan herkesi saygıyla anarken yüksek bir teşekkürü de borç biliriz.”