ABDULLAH ÖCALAN ŞAHSINDA GERÇEKLEŞEN ULUSLARARASI KOMPLO KÜRT HALKINA, BÖLGE HAKLARINA SAVAŞ, KATLİAM, SOYKIRIMDIR
Bazı Yunan siyasetcileri hukumette Sosyalist PASOK vardı bu onların ayibi, onların ihaneti desede gelen tüm hükümetlerin bu komplo sürecini kabul edip devam ettirdiğini hep beraber gördük. Aslında Sayın Öcalan'a geliştirilen komplo şunu da gösterdi ki bir bütün olarak Yunan hükumeti, devleti Uluslararası güçler tarafından esir alınmış durumdadır.
Yannis Vasilis Yaylali
Bir Yunanli olarak Sayin Abdullah Öcalan’a gerçekleştirilen uluslararası komplo ne zaman aklıma gelse ilk Yunan hükümetinin ihaneti, ikinci olarak Yunan halkının Pontoslu çocuğu ve Kürt dostu sosyolog Mihalis Haralambidis aklıma gelir. Böylesi bir süreçte Haralambidis’i anmamak kendimize, mücadelemize ihanet olur.
HARALAMBIDIS 1988 YILINDA BEKAA VADİSİNDE ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜ
Haralambidis Kürtler, Kaybolan Bir Halkın Tarihi’ kitabının da yazarıdır.
“..Fikirleriyle, pratiğiyle Kürt mücadelesine destek olan Haralambidis, 1986’da Cenevre’de Birleşmiş Milletler (BM) ile yaptığı görüşmelerde Türkiye’nin Kürtlere yönelik saldırılarını gündeme getirdi.”
“Panhellenik Sosyalist Hareketi (PASOK) kurucularından olan Haralambidis 1988 yılında milletvekilleri ve belediye başkanlarından oluşan bir grupla Bekaa’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile de görüştü.”
HARALAMBIDIS 1994 YILINDA SAYİN ABDULLAH ÖCALAN İÇİN NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ İSTEDİ
“Yine 1994 yılında verdiği bir demeçte PKK Lideri Öcalan’a Nobel Barış Ödülü verilmesi gerektiğini ifade eden Haralambidis, 15 Şubat komplosu ‘Utanç’ olarak tariflerden o dönem yapılan sokak eylemlerinde de yer aldı. Uluslararası Halkların Hakları ve Kurtuluşu Birliği’nin de kurucu ve yöneticileri arasında yer alan Haralambidis, Öcalan için “Öcalan, Küçük Asya ve Kürdistan’da demokrasinin ilham kaynağıdır” ifadelerini kullandı.
YUNANISTAN’DA PONTOS SOYKIRIMININ TANINMASINI SAĞLADI
“Ailesi Pontos’tan Yunanistan’a göçen Haralambidis Trabzonlu olduğunu söylerken, 19 Mayıs’ın Pontus Soykırımı’nı Anma Günü olarak kabul edilmesi için de yoğun bir uğraş verdi. Pontos soykırımın tanınması için PASOK Merkez Komitesi Üyesi olduğu dönemde yoğun bir mücadele veren Haralambidis’in çabaları sonucunda 1994’te Yunanistan parlamentosu Pontus soykırımını resmen tanıdı.”
Öcalan’a gerçekleştirilen uluslararası komplonun bir parçası olan dönemin Yunan hükümetini lanetlerken,uluslararası komployu utanç diye nitelendiren ve bu uğurda mücadele yürüten Pontos’un en güzel çocuklarından olan Kürt dostu Mihalis Haralambidis’i de saygı ve sevgiyle anıyorum…
SAYIN ÖCALAN’İN ULUSLARARASI KOMPLO ILE ESIR EDİLMESİYLE 3.DUNYA SAVAŞI FIILI OLARAK BAŞLAMIŞTIR.
Bir Yunanli aktivist olarak uluslararası komplonun Sayın Öcalan şahsında Kürt halkını, Ortadoğu halklarını hedef aldığını söyleyebilirim. Çokça bahsedilen ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ Sayin Öcalan’in uluslararası komplo ile esir düşüldükten sonra fiili olarak hayata geçirildiğini o günden bugüne doğru bakabilen herkes tarafından anlaşılacaktır. Bu ayni zamanda uzun zaman yayılmış 3. Dünya Savaşının da başladığını ifade ediyor.
Bugun Uluslararası güçlerin koçbasi olan Israil öncülüğünde Ortadoğu ve Kürdistan’da geliştirilen yeniden düzenleme savaş, katliam, soykirimlari görünce Sayın Öcalan’in neden esir düşürüldüğü daha iyi anlıyoruz. Uluslararası güçler Sayın Öcalan’in yeni paradigmasini Ortadoğu’da ki çıkarları için çok tehlikeli görüyordu ve tüm bu yeniden düzenleme sürecinde dışarıda olması, yeni gelişmelere göre sürece devrimci müdahaleri kendileri için kabul edilemezdi. Sayin Öcalan çoğu Ortadoğu devletlerinden daha tehlikeli görülüyordu. O yüzden çokuluslu bir yapıyla koordineli şekilde esir edilerek Imrali’ya gönderildi.
ÖZGÜR KALMAK ,ÖZGÜR GELECEĞİMİZİ KAZANMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ
Türkiye devleti komplodaki rolünden dolayı bu güçler tarafından ödüllendirildi. Türkiye’nin başta Kürtler ve komşularına karşı tavir, saldiri ve isgal süreçlerine bakarsanız bunu görürsünüz. Her ne kadar kısmı pazarlıklar dönse de aslında bu süreçte yetim evlat gibi olan ve kurbanlık koyun gibi ayağından asılan Yunanistan devleti oldu, hemde tüm değerlerini ayaklar altina alarak buna maruz kaldi. Bazı Yunan siyasetcileri hukumette Sosyalist PASOK vardı bu onların ayibi, onların ihaneti desede gelen tüm hükümetlerin bu komplo sürecini kabul edip devam ettirdiğini hep beraber gördük. Aslında Sayın Öcalan’a geliştirilen komplo şunu da gösterdi ki bir bütün olarak Yunan hükumeti, devleti Uluslararası güçler tarafından esir alınmış durumdadır. Modern Yunanistan siyaseti düştüğü bu durum üzerine mutlaka uzun, uzun düşünmeli ve bu durumdan çıkmadıkça özgür olamayacağını, özgür davrananayacağını umarım anlar ve sağlıklı bir özelleştiri yapabilirler.Bunu sadece Kürt halkına karşı girdikleri ihanet çizgisinden dolayı değil kendi gelecekleri, nasıl yaşayacakları ile ilgili de yapmalılar.
Bir Yunanli olarak o dönem ki Yunan hükümetinin tavrıni ve ardından gelen hükümetlerin de bu tavrı devam ettirmelerini lanetliyorum, hatta bu gericiler yapmasa bile Yunan halkı adına başta Sayin Abdullah Öcalan ve Kürt halkından Yunan hükümetinin bu alçakça ihanetci tutumdan dolayı özür diliyorum, bir kere daha Sayin Abdullah Öcalan ile Kürt halkıyla dayanışma duygularımı buradan paylaşıyorum, komplodaki rolleri olan tüm devletleri bu alçakça tavırlarından dolayi da bir kere daha lanetliyorum. Şimdi Sayin Öcalan’a uygulanan tecrit ve izalasyon ne anlama geldiğini daha iyi biliyor daha iyi kavriyoruz, bu yüzden Sayın Abdullah Öcalan’in özgürlüğünün anlamının da ne olduğunu kavriyoruz. Bu yüzden bölge haklarının en önemli temel meselesi bu alçakça saldırıya karşı çıkıp bu tecrit ve izalasyonun kırılması için mücadele etmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer özgür yaşamak, özgür bir geleceğe sahip olmak istiyorsak bunu isteyen insanların, halkların yanında olarak mücadele etmeliyiz. Sayın Mihalis Haralambidis’in de dediği gibi Sayin “Öcalan, Küçük Asya ve Kürdistan’da demokrasinin ilham kaynağıdır” bunu asla unutmayalım…